13 Mart 2013 Çarşamba

Sonsuz



Dalgalar var. Ufak ufak, büyük değil öyle. Yıkacak gücü yok duvarları ya da aşındıracak kayaları. Birbirleriyle omuz omuza gibi daha çok. Bakınca aynı, değdikleri yerler farklı. Biz gibi aslında, kimisi kıyıya vurur, kimisi birbiriyle boğuşur. Sonsuzdur; gelen gidenin yerini doldurur. Amaçları ne bilmezler, anlam bulmaksa zaten en zordur. Ama deniz güzeldir. Bir arada olduklarında ancak isimleri denizdir. Ondandır belki denizden ayrı yaşamanın zorluğu. Toprak, deniz, biraz da yeşildir yaşatan ruhu.

4 Mart 2013 Pazartesi

Dans



Özlediğim yüz tüm ruhuyla karşımda. Gizlediklerinin bir tek benim farkında. Ben kalabalıkların arasından bakarken ona, melodiler dolduruyordu kulaklarımı. "Dans etmek ne güzel olurdu, şimdi" diyordum ama dans etmeyi bilmiyordum. Bedenim kaskatı bekliyordum. Ama ruh bedeni dinlemez, biliyordum. Çünkü ruhum sabit durmaz, ne katıdır ne akışkan, bir kabı doldurmaz. Özgürlüğü bedenle kısıtlanmış gibi dursa da, görünmez yollarından kaçar gider, dans eder, umursamaz. Beden, şeklini almış, kesin ve net, varlığı tartışılmaz. Bu yüzdendir kıskançlığı, ruhu çekemez, anlayamaz. Uçuşan, savrulan eteğini keser ki dans etse de durulsun, ya da der "dur, yoksa kaybolursun." Ama ruh kaybolmaya vurgun, evi yok ve aramaktan yorgun. Çare belki birlikte hareket etmeleri. Biri diğerine küsünce çünkü tek yapabildikleri düşmekti. Ruh dedi: "tanımsızlığım özgürlüğüm benim ama dinleyeceğim bazen seni". Beden dedi: " Bir balerin gibi parmak uçlarımı kanata kanata öğreneceğim dans etmeyi." O sırada melodiler kesildi, potansiyel kavalyem görevini tamamlayıp sahneden inmişti.