25 Aralık 2014 Perşembe
Bir Gece
Ruhum kadar solgun ve karanlık, görünmek istemez.
Bir gece ki; yapayalnız gibi duran ama ağzına kadar senle dolu olan.
Bir dudak kurumuş, titrek, ağlak, sıcak çok sıcak
Boğazımdan yukarı doğru verdiğim nefesse buz
Aksi gibi geldiği yer soğuk, devasa kapıları var,
Sonsuz.
Maskeler taktığımıza dair benzetmeler klişeliğinde hayatlar, akmaz durur ellerimizde..
Zaman?
Zaman zaten yok,
Geçen zaman değil, yalnızca insan..
Soyunsam ruhumu, soyunsam, soyunsam
Hiç bitmez,
En dipte minik bir leke
Hiç silinmez.
Bakmasam belki görünmez ama kapatamam gözlerimi karanlığa.
Hepsinin ortasında bir ışıksın sen adeta, parlak
Hiç batmayan bir öğlen güneşi sıcaklığında.
Geçmiyor yani zaman, yalnızca insan geçiyor,
Yalnızca insan.
Dur geçme, geçme sakın!
Tüm kaldırımlar dolu geçip gidenlerle, flu...
Sana yanan ışıklarsa bülbülün gülü kırmızılığında,
Dur diye dupduru.
Tüm bu kalabalığın arasında bir beden olsam, yalnız
Çırılçıplak koşan
Tüm rüzgârlar sen olsan, her yönden essen.
Bütün hücrelerimle yalnızca seni hissetsem...
17 Ağustos 2014 Pazar
Sur
22 Haziran 2014 Pazar
Perili Köşk
Ya da hisler içimdeki.
Ben aslında perili köşkler kadar yalnız
Ve bir o kadar yakınım yerleşim yerlerinize.
Varla yok arasında, merak uyandırırım inanmak isterseniz.
Havada döne döne kaybolan naylon bir poşet gibi girip çıkarsınız bahçelerime
Ve biraz özlem bırakır belki kış
Duvarlarımda, pencerelerimde.
Hatırlamazsınız...
Anımsarım ben, rüzgara verip sırtımı...
Sonra, bir gün bir ayak sesi gelir
Yeşili, kahveye kaçmış bahçemden.
Ölmüş çiçeklerim fısıldaşır dallarıyla,
Gelen sesi haber verir suskun ağaçlara.
Bir heyecan sarar hepsini,
Merdivenlerimden çıkar sıcak esinti, çatı katımı doldurur.
Kokusu bahar gibi, hoşgeldin...
Gözlerim olsa dolardı seni görünce;
Dokunurken kuru topraklarıma,
Yaşam suyunu verirken, tek tek hepsine.
Bahar bile utandı da selam durdu.
Bir hayat düşleseydim senin ellerinden gelen olurdu.
22 Mayıs 2014 Perşembe
Seninle Ben
Sen ve ben
Ortasında bir şeylerin, belli belirsiz.
Sen aşina, ben değil
Biz her şeyden habersiz.
Tek gözünle bakarsan; yumuşak, kolay, eksiksiz.
Diğeriyle bakarken; sert, zor ve geçimsiz.
Sevmişler seni, görmüşler,
Sevmişler beni, görmeden bile bile
Ve bilmeden sevmeyi.
Şimdi sen her şeyinle benim,
Ben her şeyden öte, herhangi bir yerde
Yalnızca seninleyim.
Tüm zorundalıkların arasından kafasını uzatmış bakıyorken hayat dediğin
Elin, yüzün, ruhun, tenin
Anlam bulduğum başka yer yok sevgilim.
Ve bir gün karanlık kapını çalarsa
Ben içerideyken
Ve dişin, tırnağın ruhumu yolarsa
-Ki zor, sevginle ördüğün zırh beni koruyorken-
Önümüzde sisli yollar varmış gibi duruyorsa
Sakın düşünme ki arkamı dönüp gideceğim.
15 Mayıs 2014 Perşembe
Kara (Soma)
Nefessiz kaldık -biz de- beklerken
Dayan, biraz daha,
Toprağın üzerinde hep nefessiz kalmışsın ya
Ve duymamışlar sesini,
İnmişsin karanlığa
Aydınlatmak için evini, ekmeğini.
Dayan şimdi, biraz daha
Çık oradan, bak gözlerine
Sor kimin yüzü kara diye.
Senin nefesinin bedeli bir ayakkabı kutusunda,
Bir saat kayışında.
Diyecektir ki sana:
"Sevgili kardeşim, böyle dönüyor bu dünya."
Yelkovanın her adımında
Sessiz kalmış vicdanların madeninde kaldı insanlık
Ve değer etmedi.
Görmediler seni,
Görünmezdir onlara kömür karası, ucunda parıltısı yoksa.
Gün doğmadı buralarda kardeşim, her yer kara.
Dilerim kalbi körlerin susuz topraklarında aymıştır gün,
Hani bir sedyeden sakınarak sorduğun soruyla.
29 Nisan 2014 Salı
Körpe
- Bu kelimeyi kullanmaya başladıysan yaşlanıyorsun demektir. -
Belki de hep yaşlıydın, zaman tünelinden bağımsız.
Bir ağırlık vardı göğsünde,
Senden yüklüce,
Çok ağır, aşağıya çekmek isterce.
Sen yol buldukça nefes alırdın, e insandın.
Ve biraz etrafa baktın;
Milyarlarca yıl geçmişse de, dünya körpe.
Her şey akıyor, musluktan gelen su gibi bazen
Bazen yatmış; dereler, nehirler gibi ama akıyor.
Körpe
Umutlu bakıyor gözler,
Altın sarısını tutuyor ya da gümüş bir anahtar
Ve bu yetiyor, akıyor içlerine mutluluk
Körpe
Bir yer bulup dinlensem diyorsun bazen,
Aksın sular kıyılarımda, - içime olmasa da -
Sahte
Ertesinde duruyor zaman
Dokununca ellerine.
Belki biraz korkuyorsun,
Çünkü gitmek hep kolay oldu kalmaktan;
Sence.
Bekliyorum sanki giderek bağlandığım küçük hücremde,
İdamını bekleyen mahkumlar gibi
Biçare
Öbek öbek toplanıp, avuç avuç gömülmek istemek mi tuhaf?
Boşlukta sallanmak mı yoksa?
Ya kendi kendini yargılamak?
Kapkaranlık, tozlu bulutlar, eskimiş
Köhne
16 Nisan 2014 Çarşamba
Yine Beyaz
Ayın kanlı kızılı vurdu denize; yakamoz yine beyaz
Yağmurlar yağdı üzerimize; bulutlar yine beyaz
Ellerimde kanı vardı ruhunun; ellerim yine beyaz..
Ve ruhun sardı ruhumu, uyudu karanlıkta,
İzlerken ışık oyunlarını
Biliyorduk manasız dünya.
Yumuyordum bazen gözlerimi
Çünkü görünmez kılıyordu aydınlığın,
Senden başka her şeyi.
Ah ne güzeldi karanlığın da,
Yanına alsaydı beni.
8 Nisan 2014 Salı
Sen Rengi
Çünkü görünmese renkler daha iyi.
İçim, dışım öyle sevilecek renk değil,
Değil mi?
Ölse de renkler, atıyor içimde kırmızı
Gün doğumu - batımı ayrımını yapamıyor gibi.
Buralar sadece senin gezdiğin kıyılar şimdi,
Senli yollar, siyahtan sen rengine dönüyor,
Bütün renkler ölüyor koynunda
Bir ben, bir sen rengi
Kalıyoruz,
Gezintiye çıktığında
Kıyılara vuran dalga; sen sesi
Ben ortasında oturmuş ada'mın ıssız,
Gözümden akan sen seli
Her zerresi sana ait;
-Bir kısmı içimde duruyor-
Tam da ordasın, damlalardan yansımış sen kuşağında,
Aynaya bakmadan kendini görememek gibi.
Bana bak ordasın
Tam kırmızı;
Gün doğumu - batımı ayrımını yapamıyor gibi
12 Mart 2014 Çarşamba
Uyanış
Zaman akıyor ama bir gözyaşı kadar boşa.
Çocuklar ölüyor anne, adamlar kızıyor hala.
Yaşların en gerçeği, karışıyor sentetiğine
Zaten hatırlarsın Haziran'dan bu koku da ne
Kanlı elleri hem yüreğimde hem bedenimde
Bir de ev derler buraya da
Zor ev demek, ekmek götüremediğin yere.
Melekleri uyutuyorlar ama gökyüzünde değil yeryüzünde.
Gündüzü çağıran gece gibi
Mutluluğu çağıran bir hüzün
Umudu vaad eden ışık gibi karanlıkta
Ebedi bir uyku da vaad ediyor uyanışı sana, bana
Ve bir melek daha uykuya yatarken
Sessizce geçiyoruz yanından
Son nefesiyle üflüyor uyanışı
Başlarız belki en başından
#berkinelvan
27 Ocak 2014 Pazartesi
Yaşa (Sözde Manifesto)
Sev şimdi, yaşa işte, derdin ne!
Katil
25 Ocak 2014 Cumartesi
Gel
Gel.
Aydınlıkta da karanlıkta da öyle sonsuz kalacaksa
Gel.
Bir boşluk varmış uzayımda,
Gölgesi sen, sana ait, olduğun gibi
Gel.
14 Ocak 2014 Salı
Çarpışma
Sanki bir tren yaklaşıyor çarpacak ve ölüm gibi, yanında aslında bir başlangıç getirecek. Ve sanki her şey değişecek, hayatın boyunca korktuğun ölüm cenneti vaad edecek ve sen onunla ne yapacağını bilemeyeceksin. Korkunç güzel bir şey yani. Rayların üzerinde beklerken yaklaşan o tren gibi. Çarpıntı gürültülü, ağrılı... Sonrası merak uyandırıcı, yeni bir dünya, ama tek farkla; burada bulutlar sen, yağmurlar ben, denizler sen, kumsallar ben, toprağın altı senle dolu, üstü çayır çimen; ben. Nehirlerin hızlanan suları ben, çarptıkça yüzüne yavaş diyen taşlar sen. Rüzgar ben, savrulup şarkı söyleyen yapraklar sen. Ağlar örülüyor etrafına, hapseder gibi değil de, büyüler gibi. Gözlerimi sımsıkı kapatınca bile görmeden duramadığım mavi bir peri, senin karın boşluğunda kanat çırpıyor gibi. "Gel" diyor sanki kanat sesleri, "Gel, bu dünyada kaybolmaya değer."