3 Mayıs 2017 Çarşamba

anlatılacak şeyler

İçimdeki düzenek yine bozuldu. Bu kadar kontrolü kaybetmemeli bir vücut ama benimki kaybediyor işte. Kendimi özel hissetmeye çalışmamın bir diğer sonucu bu belki de. Kahraman olamayınca mızmızlanan bir çocuk bedenim. Ve bu kontrolsüzlükten nefret ediyorum. Ve çaresizlikten...
Güzel bir şeyler adeta başını uzatmış aralıktan içeri girecekken vücudum yine beni yarı yolda bırakıyor, iyileşmeye çalışıyorum. Öyle kızgınım ki, öyle mutlu, öyle yalnız ve öyle kaygılı...

      - hayatımda hiç günlük yazıp saklamadım. şimdi düşünüyorum da keşke yazsaymışım. -


Yazdıklarıma bakıp kendime derdim ki: "Bu sefer kaybedişine hayran olmayacaksın, yok." Kazanmayı hak ediyoruz, birkaç cümleyle ikna oldum çünkü.

Bu sefer kazanalım be, şöööyle derin bir ohh çekelim. Arkamıza yaslanıp yıldızlara, ağaçlara veya boş ver yalnızca boş bir duvara bakalım, olsun. Elimi tut, birlikte bakalım. Neler görürüz o duvarda kim bilir... Sevişir gibi bir hisle birbirimize dokunmadan yan yana otururken ter yerine kaygılar akıp gitsin içimizden. "Neden?", "niçin?", "kim?". "nereden?", "nereye?"   VS. VS. VS.

Bütün soruların anlamsızlığını tadabiliriz birlikte. "Anlamsızlık tatmak", anlamı olmayan bir şeyin içinde anlamlı cevaplar aramaktan daha heyecanlı olabilir. 

Bir araya gelsek sanki tüm dünyaya öğretecek şeylerimiz olacak gibi hissetmemin anlamsızlığı peki? Egoya gel. Ama işte insanın zihni kendi dünyasından ibaret. Yine de sen benim dünyama kapıyı çalmadan, zile basmadan gel. BOŞ VER.

not 2

bazı fotoğraflar büyük yalanlar söyler. kim demişse "fotoğraf yalan söylemez" diye, bir daha baksın. bir tek şiirler yalan söylemez.

not1

Kimi insanın bir zaman var olmuş halini ve ondan sonraki yokluğunu seversin. o kişi hiç bir zaman gelmemelidir. Çünkü yanında var olmuş hali hiç bir zaman kendi gerçekliği değildir. öznel bir algılayışla rafa kaldırdığın bir anıdır o sadece. ve geri dönüşü tüm gerçekliği ile karşında durduğunda, artık o anılar da yok olur.
kendimizi kandırmayalım, bence.