24 Eylül 2013 Salı

"Ruh Temas"ı

Ruhunu bir başka ruha yaslamak, bir bedene yaslanmaktan daha zordur. Ve bu durumda bir şarkının hayat kurtardığı olmuştur.  Bazen aynı kelimeleri kullanırken bile aynı şeyleri ifade edememek yormuştur. Ve hiç tanışmadığın kalemlerin kelamları yorgunluğuna ortak olmuştur. Hep anlatmaya çalışırken anlaşılmamak, dinlenmemek, duyulmamak yalnızlığı zora koşmuştur. Yoksa kendinle başbaşa kalmanın zevkini veremeyen bir çok "bir arada"lı durum söz konusu olmuştur. Bu yüzden biz seninle pek çok kez konuşmuşuzdur; sen bilmezsin.. Duymuştan çok,  görmüşten hallice anlarsın sancıyı, uykuyu, uyanıklığı ve ikisinin arasında gidip gelirken ki zamansızlığı.. Anlamsızlığımızı anlamlandıran cümlelerin nefes aldırırken yalnızca senin gibi olmak isterim, birilerine nefes aldırmak... Ve bir aynaya bakar gibi aslında,  aynaya baktığımda gördüğümü sever gibi,  karşılığını bir yansımadan beklediğim kadarıyla severim seni.

17 Eylül 2013 Salı

Yaşasak?

Elinde olmayan saatler duvarda, dolanıyor peşpeşe akrep yelkovanla. Onların aşk yapışı diğer aşklara benzemiyor, yorulurken beynin, ruhun daralıyor, bedenin habersiz eskiyip soluyor, güneşe maruz kalmış renkler gibi cansızlaşıyor, yavaş yavaş ölüyor. Bir tek çare aklına geliyor: yaşamak. . Bitiş çizgisine koşar gibi yaşamak, hevesle. Çünkü koşar gibi süratle geçecek zaman, istesen de istemesen de. Ve isimlere, resimlere takılıp kalacak değilim manzarayı yaşarken bu kapsülün içinde. Bir gün sıcağı isterken, soğuğu sevmeme de izin verilmeyecekse.. Düşmekle uçmak arasındayken süper kahraman olduğumu hayal etmek bir oyundan çok daha fazlası ise.. Değişmeden durabilen insanlardan örülü duvarların arkasını görebilen gözlerimle, değişe değişe ve direne direne özgürleşecek ruhum bedenimle birlikte..

Published with Blogger-droid v2.0.10